Yunanistan’ın Midilli Adası turizm açısından son
birkaç yıldır Türklerin yoğun ilgi gösterdiği yerlerden biri. Ancak turizmin
yanı sıra bu yılın bahar aylarından itibaren, başta Suriyeli olmak
üzere, özellikle Iraklı, Afgan ve Eritreli mültecilerin de Avrupa’ya ulaşma yolunda
önemli bir geçiş noktası haline geldi. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek
Komiserliği’nin rakamlarına göre 2015 yılı içerisinde şu ana kadar yaklaşık 200
bin kişi Midilli Adası’na ayak bastı. Sadece bu Ağustos ayında adaya ulaşan
mülteci sayısı ise 60 bini buldu.
 |
Yeni Avrupa Birliği bayrağı |
Adanın kuzeyinden Midilli merkeze yürüyen
genç, yaşlı, çocuk ve kadınlar, sahillerdeki can yelekleri ve şişme botlar, polise
kaydolmak ya da bilet alıp Atina ya da Kavala’ya gitmek üzere liman bölgesinde
bekleyen insanlar, Midilli’de gündelik hayatın bir parçası oldu. Ben de turist gezdirirken yollarda olduğumdan, bu manzaralarla sıkça karşılaşır, içim burkularak
seyreder, ne var ki, hem çalışıyor olduğumdan, hem de mültecilerin bir araca
binmesi hakkındaki yasak ve cezalardan dolayı, elimden bir şey gelmezdi. Sonunda,
manzara ya da yemek fotoğrafı paylaşmak yerine, bir işe yaramak ve merak
ettiğim bu büyük insanlık trajedisini daha iyi anlamak için, çalışmadığım bir
gün araba kiralayarak yola koyuldum.
 |
sahiller can yeleği ve şişme bot dolu |
Facebook grubundan takip ettiğim dayanışma ve
yardım çağrılarından etkilenerek, biraz da bundan on yıl önce gezdiğim Suriye’de, gördüğüm iyilik ve insaniyete karşılık
duyduğum minnet borcundan, ufak da olsa bir şeyler yapmaya karar verdim. Su,
meyve suyu, bisküvi, gofret, ıslak mendil ve sigaradan oluşan market
alışverişini yaparak, Türkiye'ye en yakın mesafedeki Assos ve Babakale’nin tam karşısında bulunan Skala
Sikamnias ve Molivos köyleri arasındaki toprak sahil yoluna gittim. Yol boyunca
sahillerde ve etrafta bir çok can yeleği ve şişme botun yanı sıra, henüz yeni
varmış ve yola koyulmuş grup halinde mülteciler ve mültecilerden arda kalan
botların motorunu ve diğer parçalarını toplamak için bekleyen elleri dürbünlü ve pikap
araçlı yerli halktan birçok insan gördüm. Daha sonra kıyıya yanaşmakta olan bir
botu fark edince, tepelik bir yerden varışlarını izlemeye koyuldum. Bot kıyıya
varınca ben de aşağıya, yanlarına indim. Yetişkinler mutluluk içinde telefonla
vardıklarını bildirip, hatıra fotoğrafı çektirirken, çocuklar kendilerini
denize atmış, bebekler ise ağlıyordu.
 |
varış anı |
Daha sonra Afrin’den gelen Kürtler olduğunu
öğreneceğim bu grupta bir çok yaşlı insan, bebekli ya da çocuklu aileler
vardı. Yüzlerindeki varmış olmanın verdiği sevinç, hallerindeki
garibanlığı saklamıyordu. Aralarında Türkçe bilen çok kişi olduğundan iletişim
kurmak sorun olmadı. İstanbul’dan geldiklerini ve insan kaçakçılarına kişi başı
1250 dolar verdiklerini söylediler. Bir botta yaklaşık 40 kişinin geldiğini
hesap edersek sadece bir bot dolusu insandan 50 bin dolar gibi bir para
kazandıkları ortaya çıkıyor. Bu yüzden simsarlar botu ayarlayıp, insanları
bindirip, parayı alarak mültecileri bu yolculukta bir başlarına bırakıyor ve
sonrasında bota ne olduğuyla ilgilenmiyorlar.
Yola çıkma kararı alınıyor, ama polise
kaydolmak için nereye gideceklerinden, nerenin ne tarafta olduğundan haberleri
yok. Yaklaşık on kilometre uzaklıktaki Molivos’a gitmeleri gerektiğini anlatıyorum.
Önceden mültecilerin herhangi bir araca binmeleri ya da alınmaları yasaktı. Bu yüzden adanın kuzeyine varan insanlar, güneş altında Midilli merkeze kadar 65 kilometrelik yolu yürümek zorundaydı. Sonra, stk'lar ve özel teşebbüsler bazı otobüsler ayarlayarak Molivos’tan Midilli’ye mültecileri taşımaya başladı. Ayrıca, polise bildirmek koşuluyla mültecileri şahsi arabalara alma izni çıktı. O sebeple, Molivos’a gitmelerini ve oradan otobüsle Midilli’ye geçebileceklerini söylüyorum. Bu sırada daha bir hafta önce mültecilerin geçişi sırasında Makedonya sınırında yaşananlar gözümün önüne gelince, daha yollarının çok uzun ve zorlu olduğunu anlatıyorum.
 |
Türkiye arkada kaldı artık |
Kıyıdan yukarı çıkınca, zeytinlerin gölgesine oturarak,
yanımda getirdiklerimi ikram ediyorum. Atıştırma faslının ardından, dört kadın
ve dört çocukla birlikte Molivos’a doğru arabayla yola çıkıyoruz. Molivos’ta onları
otobüslerin alacağı otopark alanına bıraktım ve vedalaştık. Sonrasında ben, kolpa hayatıma geri döndüm. Onlar ise, bundan sonra Midilli'ye varıp, polise kaydolmanın ardından geçici izin belgesini alarak bu uzun ve çetin, nereye varacağı belli olmayan yollarına devam edecekler.
 |
Mülteci toplanma alanı ve arkada Molivos köyü ve kalesi |
 |
esasen otopark olan toplanma alanından |
NOT: Midilli'ye geleceklerin gezi planlarında Molivos'a uğramak muhakkak vardır. Yardımda bulunmak isterseniz, otopark alanındaki gönüllülerle iletişime geçebilirsiniz. Facebook gruplarının linki
burada. Güncel ihtiyaç listesi de
burada. Tek seferlik yardımdan da ne olur demeyin, ihtiyaçları çok daha fazla da olsa, lütfen elinizden gelen yardımı yapın, desteğinizi esirgemeyin.
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder